22 Mayıs 2009 Cuma

Dolunaydadır aşkım



Dolunaydadır aşkım
Dolunay için düşer çöllere gözyaşı şebnemi…
Dolunayadır; toprağa gülümserken,
avucumuzda açan ölüm çiçeğinin busesi…
Ve dolunay içindir dağları delen sevdamız…
Biz, dolunayda dolunayla ağlayan bir güvercin idik…
Dolunayla hemhal olmuş, yakamoza tutulmuş,
yüreğine mil çekilmiş bir güvercin…
Kanat çırpıp aşk cemresine uçtuk,
yürek ritmimiz beraber atan güvercinlerle.
Alevlere emanet ettik yüreğimizi ve çöllere kaçtık
yitik yarimizi bulmak için…
Görenler bizi tanıyamaz olsa da biz tanımıştık sevgiliyi…
Sevgiliye serilmiş aşk yolunun kaldırımlarına atmıştık adımlarımızı
arkamıza bakmadan…
Araya araya dizlerimizin bağı çözüldüğü gecelerde yaktık, elem yüklü
çakmakla hasret meşalesini…
Ve gök kubbe buram buram hasret koktu,
nefesimizle yüreğimize doldurduk hasreti…
Ve…
Bir gece yarısı dolunayda bulduk yitik yari…
Edep merdiveniyle çıktık asumanlara ve acziyet hırkasını giyindik lal
olmuş kainatta.
Yıldızlara anlattık geceleri akan gözyaşlarını ve yıldızların mehtabı
okşamasını izledik yüreğimizde…
Dolunayda ortaya çıkan zümrüdüanka kuşunun,
kanat çırpması ile,
kanat çırpmaya başladık hasret yağdıran bulutlarda…
Dağları delmeye hazırlandık Mecnunla, Ferhatla, Keremle…
Yüreğin eriyerek, kelimelerin korlardan çıkmasıyla dökülür
kağıda dolunay sevdası…
İpeksi meltemin ta süveydalarımıza aksettirdiği bir ışık;
nurdan bir sütundur dolunay sevdası…
Zemheri karanlıklardan güneş gibi doğar bu sevda gamzelerimizde…
Aşk çağlayan gözlere vesile,
arefesinde yaşanılan ölüme gülümseyiştir…
Dolunaydır kefenim… Dolunayadır gözyaşım…
Dolunaydadır vefa ikliminde sineme çektiğim aşkım…
Üzerime hasret yüklü bulutlar düşse de,
uçurumların kıyısındaki gelinciğe uzanacağım ve
seni alıp aşkıma yoldaş yapacağım dolunay!














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.